BUL

REŞAT NURİ GÜNTEKİN'İN ACIMAK ROMANINI İNSANLAR ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ

 


Reşat Nuri sevgi, güven, şefkat, merhamet, sabır, affetme, öz, anlayış ve nezaket gibi birçok insani duygunun sanatçısı olduğu söylenebilir. Genellikle en iyi faktörler çevresel etkiler veya daha genel bireyler ve topluluklar arasındaki çatışmalar, kahramanların kaderini belirlemektedir . Fakat şu unutulmamalı toplumumuzda ve roman içinde Türkler bulunmaktadır ve yazılarına bakıldığında Reşat Nuri çok sevilmiş ve çok okunmuş bir yazar olarak 'bizleri” kullanması çok önemlidir. Çünkü onun temelinde insan vardır,insanı eserlerinde vermesi,özelliklede Türk insanının olmas onun dikkat çeken özelliğidir. Acımak kitabı Zehra'nın trajik hikayesini anlatıyor. Zehra'nın görevine bağlı olarak arınması ve fedakarlığı bunların en önemlisini öldürdü. Acımak romanının ana fikirlerinden biride bilmediğimiz konularda insanları yargılamalıyız, sormadan birlikte olamayız.Bir insanı araştırmadan sormadan yargılamak bu insanın öny yargılı davranmasına sebep olmaktadır.Acımak romanında şu yargıya varılabilir insan oğlu her zaman içinde muhakkak bir ön yargı bulnumaktadır. Reşat Nuri Güntekin'in bu romanı 1928'de yayınlanmıştır. Bu romanda babası vefat ettikten sonra gençlik yıllarında görmüş olduğu çirkin hayatı takmayan bir öğretmenin, babasının ve kendi hayatlarını hakkında gerçekleri öğrenmek amacıyla günlük olarak yazıldığı söylenilmektedir.



1.Romanın Ana Karakterlerinin Analizi


1.1. Zehra: Tarafsız, iyi eğitimli, işinden zevk alan ama kaybettiği duygusu acıması olmayan bir öğretmendir. Zehra küçük yaşta gördüğü psikolojik dramlardan dolayı bu psikoloji tramvaları mesleğine yansıtılmaktadır.

1.2. Mürşit Efendi : Zehra'nın babası, duygusal, samimi, saf, çalışkan, güçlü ama sözüne de sadık, aldatmayı,insanları kandırmayan ve yalan söylemekten hoşlanmayan bir insan.

1.3. Meveddet Hanım : Zehra'nın annesi, genç, güzel ve çekici bir kadın. O dediğini yapmak isteyen bir kadın. Hiçbir şeyden memnun değil.O istediklerinin anında yapılmasını istemektedir.

1.4. Makbule Hanım : Kendisini iyi bir insan olarak gösteren ama çok kurnaz ve yardımsever bir kişi olarak kendini gösteren Zehra'nın büyükannesidir. Çıkarları için insanları harcayan bir kişiliktir.

1.5. Feriha: Zehra'nın, şöhreti,güzel giyinip süslenmeden hoşlanan ve eğlenceyi seven ablasıdır.

1.6. Tevfik Hayri Bey : Maarif Müdürü olan ve Zehra'yı düşünen ve onun iyiliğini en çok isteyenlerden olan ,örnek bir yönetici olmaktadır.


REŞAT NURİ GÜNTEKİN'İN ACIMAK ROMANINI İNSANLAR ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ



Reşat Nuri Günteki’nin eserleririnin temelinde insan vardır,insanı eserlerinde vermesi,özelliklede Türk insanının olmas onun dikkat çeken özelliğidir. Acımak kitabı Zehra'nın trajik hikayesini anlatıyor. 

Çocuklardan birisi, annesi hasta olduğu için ev işlerini yaptığından, diğeri de evlerinde saat olmamasından ötürü geç kalmaktadır. Bir diğeri ise, nalınla mektebe geldiği için, Zehra tarafından uyarılmış, gelmekte devam edince sınıfa alınmamıştır. Çünkü zavallı çocuğun ya giyecek potini yoktur ya da aile zor şartlar altında aldığı potinin çabucak eskimesinden korkmaktadır (Acımak, s.11-14).

Zehra'nın görevine bağlı olarak arınması ve fedakarlığı bunların en önemlisini öldürdü. Oda insanları duygularında olan acımak duygusunu öldürdü.Duygusal, doğru ve saf bir kadın olan Zehra, halsizlik, hassasiyet ,rahatsızlık ve düşkünlük için üzülmeyen bir kızdır. Zehra, çocukluk deneyimlerinden dolayı çaresiz ve duygusaldır. Tüm olumsuzluğunun temeli olduğuna inandığı için babasını inkar ediyor. Okul yıllarında paylaştığı insanlarla hiçbir duygusal yakınlığı yoktur;Sadece periyodik eğitim. Ders verdiği zaman başarısız olan öğrenciler için acımasızdır, giyim ve kuşamını beğenmediği öğrencileri derse kalmaz ve gerekçeleri kabul etmez.. Aynısını geç öğrenciler için yapar,çünkü o acımak duygusunu kaybettiği için buy şekilde davranır.İnsan oğlu bu hayatta duygularından birini kaybettiği zaman bazen uzun yıllar sonra tekrar kazanabileceği gibi bazende kaybettiği duyguyu tekrardan kazanamaz.



Anadolu'nun ve Anadolu insanının ihmali bir diğer meselesidir. Mürşid Efendi’nin bir kaç arkadaşları Anadolu’da görev yapmak istemiyor. Çünkü Anadolu her bakımdan İstanbul'dan aşağıdır. Anadolu'da insanlar kirlilikten ölüyor ve güvenlik neredeyse yok denecek kadar az.bu yüzden Anadoluda her hangi bir görev yapmak istemiyorlar.Romanın ilk olay örgüsü Mebus Şerif Halil Bey ve eğitim müdürü Tevfik Hayri Bey'in konuşmalarıyla başlar ve Zehra'nın hasta olan babasını görmek için İstanbul'dan ayrılmasıyla biter. Mebus Şerif Ali Bey ile eğitim müdürü arasındaki söyleşi, aralarındaki entelektüel çekişmeden kaynaklanan merak unsurunun henüz romanda bulunmayan Zehra'ya odaklanmasını sağlıyor. Zehra'nın babasının hastalık haberine kayıtsız kalması, kendisi ile eğitim müdürü ve Tevfik Hairi arasında bir çatışmaya yol açar. Söz konusu çatışmada Zehra kişiseldir;Eğitim Müdürü ve Tevfik Hayr, genel etiğe uygun hareket ettikleri için toplumu temsil etmektedir. İlk olaylar zincirindeki bir diğer çatışma, hasta babasının haberini alan Zehra'nın içindeki çatışmalar oldu. Zehra, bir yandan onu durdurmaya çalıştığı halde babasının zevki ile bir yandan babanın reddedilmesi, öfke ve yetersizlik duygusu, bir yandan da affetmek arasında kalmıştı. Merhametin bir kişinin duygusal yönünün bir sembolü olarak okunduğunu düşünüyoruz. Bu açıdan bakıldığında hayatlarında aptal duygular ile mantık arasında denge bulamayanların için yazılmış bir romandır. insan duygusal ve mantıksal yönleri olan bir varlıktır.


Zehra, bir gün Ferhunde isminde bir kızın kaydını silmek mecburiyetinde olduğunu idareye bildirir. Ferhunde’nin suçu, para ile arkadaşlarının ödevlerini yapmaktır. Ferhunde, maarif müdürüne gelerek yalvarır. Çünkü ailesinin çok fakir olmasından ötürü, mektep kitaplarını ve defterlerini tedarik etmek için bunu yapmak zorunda kaldığını itiraf eder. Müdür, Zehra Hanım ile konuşur. “Çocuklarımızı sahtekârlığa alıştıran bir talebenin mektepte kalmasını istemenize şaşıyorum.” Gibi bir karşılık alır.. Zehra, kendisine teslim edilmiş yüz kadar çocuğun ahlâkından mesul olduğunu söyleyerek, kararından dönmeyeceğini bildirir. Müdür, aile terbiyesi ya da göreneğin tesiriyle hafiflik eden kızları Zehra Hanım’ın koleralı hastalar gibi diğerlerinden ayırmasını ve onlara son derece huşunetle muamele etmesini doğru bulmaz (Acımak, s.14).

İnsan bazen maddi imlanları olmadığı için bazen suçlu işlere bulaşabilir.Zehra merhametini kaybettiği için hiç kimseye acımaz ,hiçbir şeyi aldırmaz.İnsan oğlu herşeye ön yargılı bakar tüm insanları kendi zihninde farklı sınıflandırmaya tabi tutar.Kimi insan kendi göreneklerine davrandığı başka bir insana göre çok farklı gelebiliyor,bununda sonucu kötü olabiliyor.Her insanın her bölgeninin farklı kültürü ,göreneği ,hatta bütün ailelerin içindeki görenekler farklıdır.Farfklı olduğu için insanlar dışlanmamalı. 


İki bölge görevlisinin kişisel-mesleki deneyimine atıfta bulunmasına rağmen, aslında bir insan olgusudur. Duygusal-mantıksal yönlerinin uyumu ile bir bütün oluşturabilen insan, hayatının dengesini ve bütünlüğünü kaybedecek, bu iki yönden birini kullanarak ideal bir hayat yaşayamayacaktır. Zira bahsettiğimiz bu çelişkinin temsilcileri Mürşid Efendi ve Zehra olmaktadır. Duygular ve düşünceler dünyasına hapsolması gereken şaşkınlığı vurgulayan çalışmada yan yana, söz konusu dengeye ulaşamamış olanlar dikkat çekiyor. Zehra tek yanlıdır ve tecrübesinin tüm sorumluluğunu babasına devretmiştir. Zehra Öğrencilerin ve şehir toplumunun yanlışlarını yargılandığın da tek taraflıdır. Şundan yola çıkarak insanlar hatalarda veya sorunlarda olaylara tek taraflı bakmaktadır. İnsan oğlunun bir probleminde tek taraflı ve dar bir açıyla bakıyor olaylara halbuki olaylara geniş açıyla bakınmalıdır ve pozitif düşünmeleridir.Zehra çok iyi bir öğretmen olmasına rağmen, merhametli olmayı öğrenene kadar olgunlaşmayacak, mükemmel bir insan ve öğretmen olacak.

Çocuklardan birisi, annesi hasta olduğu için ev işlerini yaptığından, diğeri de evlerinde saat olmamasından ötürü geç kalmaktadır. Bir diğeri ise, nalınla mektebe geldiği için, Zehra tarafından uyarılmış, gelmekte devam edince sınıfa alınmamıştır. Çünkü zavallı çocuğun ya giyecek potini yoktur ya da aile zor şartlar altında aldığı potinin çabucak eskimesinden korkmaktadır (Acımak, s.11-14).

Zehra, Acımak'ta hedef olarak değer ve ideali s olmayan öğrencilere hasta ve sınıf ahlakını ve sınıf seviyesini bozucular olarak görmektedir. Bu yüzden onlara ve ailelerine psikolojik şiddet uyguluyor. Zehra, arzu ettiği değer ve ideallere sahip olmayan öğrencilere hasta muamelesi yaparak sınıfın ahlakına aykırı davrandıklarını düşünür. Bu yüzden onlara ve ailelerine psikolojik şiddet uyguluyor.


İnsan geçmişten ya da dış dünyadan ayrılamaz ve bu hayatı yaşayamaz çünkü hayatından öğrenmedikçe olgunlaşamaz. Geçmişi ters tarafa döndürmek, ona geçmiş hayatta etkisiz muamele göstermek ve onu bugünlere dayatmak denilebilir. Nasıl bir ev temelsiz bırakılamazsa, ister kişisel ister tarihsel bir düzen içinde bir süre hayatı yaşamayı öğrenmeden insan olmayı öğrenmek imkansızdır.

Kaymakamın gözüne girmek için türlü kepazelikler yapan bu ihtiyar muallim, bir ara öğrencilere marş okutmaya kalkar. Marş okunurken çocukları intizama sokmaya, çocukları yerlerine oturtmaya çalışır. Kaymakam görmeden çocukların bazılarını “itip kakar”, yavaş sesle talimat verir. Bazı çocuklara “Ulan, uslu durun… Beni ekmeğimden edeceksiniz!” diye fısıldar (Acımak, s.83) 

Kitabın bu sayfasında şunu görebilmekteyiz insanlar kendi çıkarları için kendi şeref ve hassiyetini hiçe sayarak kepazelik yapabiliyor.Yüksek rütbeli birine saygılı davranılır ama bizim halk dilimizde yağcı olarak söylenen yani birilerine iltifatlarda bulunur gözüne girmek için herşey yaparlar.Bir yandan da şunu çıkarabilmekteyiz ,insanlar bazen ekmeğinden olmamak için bazen yağcılıkta yapabilmektedir.



Hiç yorum yok